Hastaneyi satın aldığı günlerde bile kameraların karşısına geçip basınla bir araya gelmeyen Metin Yıldız, son haftalarda kamuoyunda çok tartışılan onkoloji hastanesi arazisiyle ilgili haberler üzerine, avukatıyla birlikte basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Yıldız, gazetemizde röportajları yayınlanan dönemin belediye başkanı, siyasi parti ilçe başkanı ve bazı belediye meclis üyelerine yönelik eleştirilerde bulundu.
METİN YILDIZ’DAN İTİRAFLAR…
(Basın toplantısı görüntü kayıtlıdır)
Metin Yıldız, basın toplantısında söylemleriyle adeta kendini ihbar etmiştir. Yıldız, o günkü belediye yetkililerine, belediye başkanına gittiklerini, plan ve projelerini sunduklarını ve 1/25000’lik imar planına göre hakkı olan talebini belirttikten sonra hiçbir hamle atılmadığını belirtiyor ve ardından kendi lehine olacak bir plan tadilatı için belediye, belediye meclisine ve belediye yetkililerine baskı yaptıklarını şu sözlerle itiraf ediyor:“Bizim de burada bu işe girişmemizden kaynaklı bir onkoloji ruhsatı almışız. Onkoloji ruhsatı bakanlık başvurduğunuzda veya siz kendi kafanıza göre yapamıyorsunuz. Bakanlık diyor ki ‘ben vermiyorum, git olan bir yerden satın al, oraya taşı, öyle uygula. Denizli’den bir onkoloji ruhsatını satın aldık. Ve belli bir süresi vardır bunun. Aldın, bünyene kattın, bir sene, bir buçuk sene, tam detayını bilmemekle birlikte belli bir süreye kadar bunu yapamadığın zaman otomatik olarak o ruhsat ölüyor, işlevsiz hale geliyordur. Biz bunu öldürmemek adına o yüzden o günkü belediye, belediye meclisine ve belediye yetkililerine o kadar baskı yapıyorduk. Bu baskı bizim yanlış anlaşılmamız, galiba bizi bu hale getirdi…”
Konuşmasının devamında Yıldız, önergeyle zaman kazanmak adına o kadar baskının yanı sıra, açık olarak bazı meclis üyeleriyle görüştüğünü ve canla başla bu imar tadilatı için çabaladığını şu sözlerle itiraf etmiştir: ”Ben kalktım İskenderun belediye başkanından, benim yeşil alanımı imara aç demedim. Benim 1/25000’likteki yapman gereken şeyi yerine getirmeni rica ettim. Aksine demişsiniz ki, ben oraya verdim, o amaçla verdim. O günkü belediye başkanımızın verip vermeme gibi bir lüksü yoktu. Sadece verme, uygulama lüksü vardı. Aksine bunu engelledi, hiçbir oylamasında evet demedi. Hatta önergeyle biz zaman kazanmak adına o kadar baskıyla, meclise bizzat kendim, meclis üyeleri arkadaşlardan defalarca, hepsine değil, hepsine bire bir gitmedim, bazılarına gittim: ‘Eğer bu olay, bu talebim, bu isteğim benim hakkımsa ve gayri yasal bir işlemse günahım boynunuza, vermeyin. Ama benim hakkımsa da lütfen yardımcı olun, bir an önce geçirin, çünkü öbür tarafta yatırımın başlaması lazım. Başlamadığı zaman bazı ruhsatlarım ölüyor. Yazıktır günahtır. Onun için o kadar peşinden koştum, onun için o kadar uğraştım. En son sağ olsun bazı meclis üyeleri kendi iradesiyle bunun şeyini kavrayarak önergeye açtılar.”
İŞ DÜNYASINA “HATAY YAŞAM”
OLARAK TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Açıklamasının devamında kapanmış bir dosya olan ve 2014 yılında Hatay Yaşam Gazetesi yöneticileriyle ilgili açmış olduğu davanın iddianamesini eline alarak,“Çok fazla konuşmak istemiyorum. Yargıda çünkü arkadaşlar. İddianame var, her şey var. Bunu da çok fazla şey yapmak istemiyorum” diyor. Halbuki basın mensuplarına gösterdiği iddianame 2014 yılına aittir ve dosya kapanmıştır. Ayrıca Hatay Yaşam yöneticileri de herhangi bir ceza almamıştır. Yargıda dediği ise henüz iddianame değildir, sadece suç duyurusudur. Bu noktada çarpıtma yapmaktadır.
O mahkemenin sonucunu soran bir basın mensubuna da Yıldız, davasını geri çekme süreciyle ilgili “Bir gün bir açılış töreninde oradaki bütün işadamları gayet tarafınızdan da bilinen bazı işadamları, o anda zoraki, el tutuşturulması sebebi. Ve bütün işadamlarının benden baskıyla rica etmesi neticesinde ertesi günü karakterime yakıştıramadığım için davayı çekmiştim. Aradan 2 sene geçti” sözleriyle değerlendiriyor.
Yani o dönemde kendisinin Hatay Yaşam yöneticileriyle ilgili iftira dolu haksız suçlamalarda bulunması, işadamlarının yanımızda yer alması sonucunu doğurmuştur. Sadece bu ayrıntı bile, yani iş dünyasının o dönemde bizden yana tavır alması, tarafsız ve araştırmacı haberciliğimizin, kamuoyundaki inandırıcılığımızın, toplumun gözündeki saygınlığımızın ve dik duruşumuzun en büyük göstergesidir. Bu bakımdan haksız bir dava açtığı süreçte bize güvenen, haksızlığa uğramamızı hazmedemeyen, kendi çıkarları yerine halkının çıkarlarını düşünen, kamu mallarını talan etmeyen ve ülkemizin çıkarlarını kendi menfaatlerinin önünde tutan tüm işadamlarımızı seviyor ve sayıyoruz.
KÖŞEYE SIKIŞINCA ESKİ
HABERLERİMİZE SARILDI
Daha önceki yıllarda onkoloji hastanesinin kurulması için defalarca yayınladığımız köşe ve haberlerimiz vardır. Bunlara www.hatayyasam.com’dan ulaşılabilir. Sadece bu konuda değil, tüm haber arşivimizin sonuna kadar arkasındayız. Bahsi işlenen “İskenderun halkına verdiği sözü tuttu” haberi, 13 Ocak 2014 yılında yayınlanmış olup, dikkatli okunursa yazının içeriğinde, “Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan onkoloji hastalarının yakınları…” ibaresi yer almaktadır. Yani yazı onkoloji hastalarının değerlendirmelerinin kaleme alınmasıdır. Bu ayrıntı da konunun bizim kendi kafamıza göre değil, insanlardan görüş almak suretiyle, objektif ve tarafsız bir biçimde değerlendirildiğinin en büyük göstergesidir. Bunun dışında bahsi işlenen köşe yazısı dışında yayınlanan köşe yazıları da, Yıldız’ın itiraf ettiği gibi sürecin İskenderun Belediye Meclisi’nde tıkandığı bir dönemde, sürecin askıda kalmaması adınaonkoloji hastanesinin mutlakao arazide kurulmasını destekleyen türden yazılardır.Anlaşılan o dönemde hiç kimsenin yazamadıklarını yine biz gündeme taşımışız.
BUGÜNE KADAR NEDEN
HİÇ TEKZİP YAYINLATMADINIZ?
Sadece tek bir şey sormak istiyoruz: Son birkaç haftalık süreçte onkoloji hastanesi arazisiyle ilgili köşe yazıları ve eski belediye başkanı, dönemin belediye meclis üyeleri ve dönemin siyasi parti ilçe başkanlarının açıklamalarının yer aldığı (hepsi görüntü kayıtlıdır)haberlere yer verdik. Başka gazetelerde de, hem de manşetlerden o araziyle ilgili haberler yayınlanmıştır. Bununla ilgili her nedense ne Metin Yıldız’dan, ne de sahibi olduğu özel hastaneden tek bir tekzip dahi gönderilmemiştir, basına ve kamuoyuna aksi yönde tek bir açıklama dahi yapılmamıştır. Neden acaba?