6306 sayılı kanunda yapılan değişikliğe meclis çatısı altında da itiraz ettiğini hatırlatan Nermin Yıldırım Kara, “Bu kanun teklifi alelacele getirildiğinde kürsüden yurttaşlarımız adına itirazımızı yapmıştık. Rezerv yapı alanı tanımından yeni yerleşim alanı ifadesi çıkarılarak neyin amaçlandığını sorgulamak istemiştik. Kentsel dönüşüme dair bugüne kadar deneyimlediklerimiz önceliğin yurttaşların barınma ihtiyacı olmadığını gösteriyor. Şimdi ilk uygulama bölgesi olarak da Hatay’ın seçildiğini görüyoruz. Antakya ve Defne’deki 8 mahallemiz, Akdeniz Mahallesi, Armutlu Mahallesi, Elektrik Mahallesi, Cebrail Mahallesi, Akevler Mahallesi, Gazi Mahallesi, General Şükrü Kanatlı Mahallesi ve Cumhuriyet Mahallesi kimi tamamen kimi kısmi olmak üzere rezerv alan olarak ilan edildi. Bu alanda yaklaşık 50 bin yurttaşımızın yaşadığı tahmin ediliyor. 207,35 hektar büyüklüğe sahip olan bu alan hasarlı ve hasarsız yapılarla birlikte merkezi idare adına Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yetkisine girecek. Tapuların tescilinden sonra özel mülkiyetler için değerleme yapılacak. Asıl kritik süreç burada başlıyor. Burada yeni bir kent kurulduktan sonra, devlet yaptığı altyapı, yol, ulaşım ve konut değerini de göz önünde bulundurarak sizin mülkünüzün değerinin üzerinde bir değer talep edecek. Bu aradaki farkı da ödemenizi bekleyecek. Ödeyemediğiniz durumda, sizin kendi mülkünüzün değerini verip, sizi oradan uzaklaştıracak. Yani yaşadığınız konutu da mahalleyi de kaybetmiş olacaksınız. Belki emekli maaşıyla aldığınız o konut artık ortada olmayacak. Borçlandırılacaksınız, ödeyemediğiniz takdirde kentin çeperine itileceksiniz. Bu bir mülksüzleştirme yasasıdır ve bu yöntemi doğru bulmuyoruz.” dedi.

HATAY HALKINA SORULMADI

Ankara’dan, kimseye danışmadan, karar vermenin doğru olmadığını belirten Yıldırım-Kara, “Bizim mülksüzleştirmeye dair şüphelerimiz var. Yaklaşık 50 bin kişinin borçlandırılması söz konusu. Maalesef hiçbir yurttaşa siz buna razı mısınız diye sorulmadı. Sormayı bırakın bilgi dahi verilmiyor. Yasa yapılırken dahi hiçbir meslek odasıyla veya uzmanla görüşülmemişti. İmar planlamasına dair bir fikrimiz ve öngörümüz yok. Buradaki demografik yapı muhtemelen zarar görecek ve sınıfsal bir kent inşası bizleri bekliyor. Yalnızca mülk sahipleri açısından değil, kiracılar açısından da bakmamız gerekiyor. Mülkler el değiştirirse kiracılar ne yapacak? Yeni planlamalarda onların yeri ne olacak? Mahalleyi ve hatta şehri terk mi edecekler? Kent hafızası önemlidir. Çok fazla sevdiğimizi yitirdik. Kentin demografik yapısına, komşuluk ilişkisine ve hafızasına darbe vurulursa ortaya Hataylılara dahi yabancı bir yaşam alanı çıkacaktır. Amaçlanması gereken şey bir an önce yurttaşlarımızın konutlarına kavuşması ve hatırladıkları, bildikleri kentte sağlıklı bir yaşam sürmesidir. Ayrıca buradaki planlamaların ne zaman başlayacağını ve ne zaman sonlanacağını bilmiyoruz. Hatay bir pilot bölge gibi gözüküyor, ülkenin diğer yerlerine bu uygulama sıçradığında sonuçlar endişe verici olacaktır.” dedi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.