İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası mayıs ayı meclis toplantısı İTSO Meclis Başkanı Servet Ugutmen Başkanlığında gerçekleştirildi. İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, ülke ekonomisi ve bölgede yaşanan son gelişmeler hakkında meclis üyelerine yaptığı konuşmasında; “Bilindiği üzere 2015 yılı ülkemiz için zorluklarla dolu bir yıl olmuştur. Artan terör saldırıları, iki seçim dönemi yaşanması ve Suriye, Irak, Rusya gibi ülkelerle yaşanan sorunlar ülkemizin ekonomisinde gözle görülür bir daralmaya sebep olmuştur. Ülkemiz 2015 yılında %4 oranında büyüyerek G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 4. ülke olmuştur. Büyüme oranımız Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında iyi gibi görünmektedir. Ancak ülkemizin gerçek rakipleri olan Çin, Kore, Hindistan gibi ülkelerin %6-7 civarında büyüdükleri düşünüldüğünde %4’lük büyüme oranımızın yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.2016 yılı için büyüme tahminleri %3 ile %3,5 arasında değişse d e, ülkemizin nüfus artış hızı ve işsizlik oranları hesaba katıldığında 2016 yılı büyüme oranımızın %5 civarında olması gerektiği düşünülmektedir. Bu büyüme oranına ulaşılabilmesi için de; yapısal reformların hayata geçirilmesi, yatırımların yapılması ve dış ticaret açığının azaltılması gerektiği düşünülmektedir.Ülkemizin en önemli problemleri arasında dış ticaret açığı bulunmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu dış ticaret verilerine göre;2014 yılında 157 milyar dolar olan ihracat rakamımız, %8,7 oranında azalarak 2015 yılında 143 milyar dolara düşmüştür.2014 yılında 242 milyar dolar olan ithalatımız ise %14,4 oranında azalarak 2015 yılında 207 milyar dolara düşmüştür.Özetle 2014 yılında dış ticaret açığı 84,5 milyar dolar olurken, 2015 yılında 63,3 milyar dolar olmuştur. Ancak bu durum, ithalatımızın ihracatımızdan daha fazla azalmış olmasından kaynaklanmıştır. Dolayısıyla dış ticaret açığımızın azaltılmasının başarı olarak değerlendirilmesi, çok da doğru bir yaklaşım olmayacaktır” şeklinde konuştu. İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, konuşmasının devamında Dış Ticaret konularına da değinerek sözlerine şöyle devam etti: “Dış ticaret açığı probleminin ana kaynağı, ülkemizde düşük ve orta-düşük katma değerli ürünlerin üretilip ihraç edilmesi olarak ifade edilebilir. Dolayısıyla yüksek katma değerli ürünlerin üretiminin ve ihracatının sağlanmasıyla ülkemizin cari açık problemi çözülmüş olacaktır diye düşünüyoruz.Asya, Avrupa ve Afrika’nın birleştiği bir noktada yer alan ülkemiz; sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel bir köprü durumundadır. Lojistik sektörü açısından oldukça avantajlı olan jeopolitik konumumuz, zaman zaman bölgesel güvenlik riskleri nedeniyle yatırımcılarda negatif etkilere yol açmaktadır. Komşu ülkelerde yaşanan problemlerden olumsuz yönde etkilenen ülkemiz, aynı zamanda artan terör saldırıları nedeniyle yabancı yatırımcılar açısından risk unsuru barındırmaktadır. Bu risklerin ortadan kaldırılabilmesi için, komşularımızla olan siyasi ve ekonomik ilişkilerimizin istikrarlı olması gerektiğine inanıyoruz. İTSO MAYIS AYI MECLİSİ (2)Suriye ve Irak’ta yaşanan problemlerin; başta ihracat, nakliye ve turizm olmak üzere birçok sektörü olumsuz yönde etkilediği herkesçe bilinmektedir. Ayrıca Rusya ile yaşanan kriz neticesinde uygulanan ekonomik ambargo da, başta tarım, turizm ve tekstil olmak üzere birçok sektörü sekteye uğratmıştır.Dolayısıyla 2016 yılında ekonomik büyümemizin %5’lere ulaşması amaçlanıyorsa; cari açığımız reel olarak azaltılmalı, ülkemizde yerli ve yabancı yatırımların artması için verimli bir ortam oluşturulmalı ve yapısal reformlar hayata geçirilmelidir diye düşünüyoruz.İş dünyasının temsilcileri olarak bizler, ülkemizin ekonomi politikalarının tüm bu hususlar dikkate alınarak oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.ülkemizin ekonomik durumu hakkında genel bir değerlendirme yaptıktan sonra, bölgemize de kısaca değinmek istiyorum.Hatay, sınır komşusu olması sebebiyle Suriye ve Irak’ta yaşanan karışıklıklardan en fazla etkilenen iller arasındadır. Özellikle bölgemizin bel kemiği olan lojistik, ihracat ve turizm sektörleri ciddi anlamda kan kaybetmiştir. Ayrıca bölgemizin en önemli gelir kaynakları arasında olan narenciye üretimi, Rusya ile ilişkilerin gerilmesi sebebiyle sekteye uğramış ve narenciye ihracatı büyük oranda azalmıştır. Tüm bu gelişmeler bir domino etkisi yaratarak, piyasanın tüm bileşenlerini etkilemiş ve piyasa daralma trendine girmiştir. Piyasanın daralması, iş kaybına ve işten çıkarmalara sebep olmuş, bu durum işsizlik rakamlarının ciddi oranlarda artmasına yol açmıştır. Dolayısıyla işsizliğin artması genel itibariyle alım gücünü olumsuz etkilemiş ve inşaat, bankacılık gibi sektörlerde de düşüşler yaşanmıştır. Şuanda her üç kişiden biri/bankalara olan borçlarını ödeyememekte ve yasal takibe uğramaktadır.Bu olumsuz durumların önlenebilmesi, öncelikle komşu ülkelerle ilişkilerin düzeltilmesiyle mümkün olacaktır. Komşu ülkeler ile ekonomik ilişkilerin yeniden düzene girmesi, zarar gören sektörlerin toparlanmasını sağlayacak ve bu sayede piyasa yeniden hareketlenecektir. İşe alımların artmasıyla insanların ödeme güçleri artacak, bu durum da tüm sektörler açısından olumlu bir etki yaratacaktır diye düşünüyoruz.Hepimiz biliyoruz ki siyasi ve ekonomik dengeler birbirleriyle yakın ilişki içerisindedir. Bu dengelerin hassasiyetle korunması gerektiğine inanıyoruz.” İTSO Meclisinde Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme (Ur-Ge) Projesi anlatıldı. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Mayıs ayı Meclis toplantısında Ada Delta Turizm Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti. firma yetkilisi Fatma Palabıyık, ‘Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme (Ur-Ge)’ Projesi hakkında meclis üyelerine sunum yaptı. Proje kapsamında gerçekleşecek faaliyetlere devletin yüzde 75 destek vereceğini belirten Palabıyık, sinevizyon destekli olarak bilgiler vererek: “Ur-Ge projeleri kapsamında 10 adet yurt dışı pazarlama faaliyeti, 10 adet alım heyeti söz konusudur. Ur-Ge Projeleri kapsamında 2 kişi iş birliği kuruluşunda istihdam edilebilmektedir. Bu personelin ücretleri aynı kuruluşta benzer işi yapan personel ücreti emsal olarak belirlenmektedir ve 36 aylık proje süresince yüzde 75 oranında devlet tarafından desteklenmektedir. Ur-Ge’nin ana mesajı olan ‘İşbirliği kültürünü geliştirmek’ anlayışına paralel olarak, süreçteki aktörlere (Kamu kurumları, Kalkınma Ajansları, üniversiteler, sektördeki akil ve uzman kişiler, firmalar, eğitim ve danışmanlık firmaları, Basın PR firmaları önem taşımaktadır. Firmaları her faaliyet başlığında yapıya en uygun, en kaliteli hizmet sağlayıcılarla buluşturmaktır. Projede yer alan firmaların kapasiteleri, ihtiyaçları, fırsatları, hedefleri ve proje finansman imkânları kapsamında, tüm bu parametrelerin hesaba katılarak doğru stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir.” şeklinde bilgiler verdi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.