Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Hatay Şubesi Yönetim Kurul Başkanı Abdullah Öğünç Hatay’da Amanos ormanlarının terörden daha büyük tehdit ve tehlikenin beklediğine dikkat çekti. Yaz ayları boyunca Türkiye’nin Akdeniz kuşağında bulunan birçok yerleşiminde olduğu gibi Hatay ilinde de irili ufaklı birçok orman yangını yaşandığına vurgu yapan TTKD Hatay Şube Başkanı Abdullah Öğünç “Son iki ayda il genelinde İskenderun, Yayladağı, Belen-Gedik, Belen-Çakallı, Samandağ-Seldiren ve son olarak da Antakya-Gülderen’de başlayıp 2000 hektardan daha büyük bir alanı tahrip eden yangınlar sonucunda bölgede ciddi bir orman varlığı tehdide açık hale geldi” dedi. Türkiye’nin büyük bir bölümünün, bilindiği gibi coğrafi konumu itibariyle Akdeniz iklim kuşağının etkisinde kalmakta ve bu bölgelerde yangınla şekillenen Akdeniz tipi bitki topluluklarının görüldüğüne işaret eden TTKD Şube Başkanı Öğünç “Yangın, gerçekte Akdeniz tipi ekosistemlerde biyolojik yapıları şekillendiren ve yenilenmelerine olanak sağlayan ekolojik bir etmen, esasen bu biyolojik topluluklar için yararlı bir özelliktir. Ancak günümüzde iklim değişikliği, terör, kasıt, ihmal gibi nedenler yangın sıklığını arttırmakta ve meydana gelen yangınların ancak çok küçük bir yüzdesi doğal yangınlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple artık yangın rejimi insan kaynaklı sebeplerden ötürü sıklaşmış, Akdeniz tipi ekosistemler kendilerini yenilemek için gerekli zaman aralığı bulamadıkları için geri dönüşümsüz yok oluşlar yaşamaktayız” diye konuştu. Öğünç, Hatay Bölgesi’nde geçen yıllarda da benzer sayılarda ve şiddetlerde yaşanan orman yangınlarının temel çıkış nedenlerinin daha çok Amanos Dağları’nın uzun yıllardır terör, kaçakçılık ve uyuşturucu bitki üretimi vb. amaçlı kullanılmasına bağlı oluşan rantın devamlılığını sağlamak olarak göze çarptığına vurgu yaptı. Hatay’ın sahip olduğu coğrafi konum/özellikler ile yangınları gözleyecek ve söndürecek ekiplerin ve ekipmanların yetersizliği de eklenince ortaya çıkan tahribatın şiddetini daha da arttırdığını kaydeden Öğünç, “Bölgedeki orman varlığına ve özelliklerine baktığımızda bizi yakın gelecekte daha büyük bir tehdidin beklediğini görmekteyiz. Amanos Dağları’nın özellikle yüksek bölümlerinde yer alan Doğu Kayını, Doğu Gürgeni, Kestane, Porsuk, Ihlamur, Şimşir gibi Karadeniz kökenli bitki grupları ile Toros Göknarı ve Toros Sediri gibi Amanosların yüksek bölümlerinde yer alan bitki gruplarının maalesef kendilerini maki ve kızılçam gibi yangınla yenileyemediklerini bilmekteyiz” şeklinde konuştu. Orta-uzun vadede Amanos Dağları’nda ve dolayısıyla Hatay ilinde ciddi bir orman varlığı kaybının söz konusu olacağı endişesini paylaşan Öğünç şunları söyledi: “Ekosistem fonksiyonlarının bozularak su, toprak ve iklim dengesinin yok olmasına dolayısıyla ekolojik, ekonomik ve sosyolojik kayıplara yol açacağı anlamına gelmektedir. Örneğin Amanos Dağları’nda belki de henüz keşfedilmemiş birçok bitki ve hayvan türü yok olacak, ormancılıktan gelen gelir tamamen ortadan kalkacak, iklimsel değişimler ve yangınlara bağlı olarak yöre halkının göç etmesi yaşanacaktır. Bu durumda Amanos Dağları’nı önemini yitirmiş değersiz bir toprak yığınına dönüştürerek erozyon, heyelan, sel gibi doğal afetlerin artmasına ve hemen hemen tüm bölgeyi olumsuz olarak etkilemesine yol açabilecektir.”