Koronavirüs tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Virüsün ilk olarak Çin’de görülmesi, çarçabuk tüm dünyaya yayılması, genelde yaşlı ve hastaları öldürmesi gibi sebepler yüzünden bunun arkasında birilerimi var diye üretilen birçok komplo teorisi var. Ben farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum bu konuya.
Dünyanın nüfusu müthiş bir hızla yükseliyor. Hergün yaklaşık 151.600 insan ölürken 360.000 bin insan doğuyor. Bu artış hızına bağlı olarak 1920’de 1.8 milyar olan nüfusumuz bugün 7.8 milyar olmuş, yani 100 senede 4 kattan fazla artmış.
Dünya kaynaklarının sınırlı olduğunu bilmemize rağmen, bilerek ve umursamayarak doğal dengeyi bozuyoruz. Artık içecek su problem, oksijen kaynağımız olan yağmur ormanlarının kaybolması problem, hayvanların habitatlarının tarım alanlarına çevrilmesi problem, küresel ısınma problem.
Bildiğiniz gibi insanların dahil olmadığı habitatlarda doğal denge vardır. Örneğin bir göldeki alabalıkların sayısı aşağı yukarı hep aynıdır. Fareler senede 84 yavru doğurdukları halde tüm dünyayı doldurmamışlardır. Çünkü her canlının bir predatörü, yani onu yiyerek beslenen bir düşmanı vardır. Ama biz insanların bir predatörü yok. Ayrıca tıp ilerlediği ve birçok hastalığın tedavisi mümkün olduğu için artık çok daha uzun yaşıyoruz.
İşte bu yüzden acaba doğa sayımızı dengelemek, kendisini korumak adına bu tür virüslerle mi karşımıza çıkıyor demekten kendimi alamıyorum. Bunu destekleyen bazı gelişmeler de var. Örneğin daha çok fosil yakıt tüketmemize rağmen karbondioksit salınımında ciddi düşüş var. Bazi hipotezlere göre doğa küresel ısınmaya karşı, kendi kendini soğutmak için karbondioksit salınım mekanizmalarını yavaşlatmış.
Biliminsanları bu duruma doğal denge der, bir başkası karma der, biz müslümanlar ise kader hükmünü icra eder deriz. Enfal Suresinin 30. ayeti şu sözlerle biter: “Allah plan yapanların en hayırlısıdır.” Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler.