Belgesel seyretmeyi çok seviyorum. Yüksek çözünürlüklü, yavaşlatılmış ve oldukça yakından çekimlerin olduğu yeni tarz doğa belgesellerini seyretmek bana ayrı bir zevk veriyor. Seyrettiğim hemen her belgeselde inanılmaz doğa harikaları görüyorum. Bazılarını sizlerle paylaşayım istedim.
1. Dünyanın en büyük ormanı Antarktika’nın eteklerindeki Kuzey Ormanları (Taiga). Taiga ve çam ve köknar ağaçlarından oluşuyor. Diğer tüm bitkiler aşırı soğuklardan dolayı ölüyor. Çünkü bitkilerin içindeki sular donunca genleşiyor ve bitkileri içeriden parçalıyor. Sadece çam ve köknar ağaçları aşırı soğuklara dayanıklı.
2. Fillerin gebeliği 22 ay sürüyor. Doğumun hemen ardından anne fil yavrunun üzerine toprak savuruyor ki kokusu predatörlere gitmesin. Yavru fil doğduktan dakikalar sonra ayağa kalkabiliyor ve bir-iki saat sonra da yürüyebiliyor.
3. Penguenler sonbaharda yumurtluyor. Yumurta kutup soğuğunda donacağı için 6 ay boyunca ayaklarının üzerinde tutuyor. Eğer düşürse ve yumurta 1 dakika buzlu yüzeyde kalsa donabilir ve yavru daha doğmadan ölebilir. Ana ve baba dönüşümlü olarak yumurtayı koruyorlar.
4. Kutup ayısı Antarktika’da mağara olmadığı için kış gelince bir yamaca ve karın içine ufak bir çukur kazıp içine yatıyor. Tipi halinde yağan karlar kısa bir süre sonra üzerini kapatıyor ve ona bir yuva oluyor. Burada aşırı soğuktan korunan kutup ayısı kış uykusuna geçiyor. Kış devam ederken doğum yapıyor. Yarı uykuda olmasına rağmen yavrularını emziriyor. Kutup ayısının sütü biz insanların sütünden yaklaşık 10 kat daha fazla besin içeriyor. O yüzden yavrular çok kısa zamanda büyüyorlar.
5. Fas çöllerinde yaşayan bir karaböcek türü su ihtiyacını gidermek için her sabah 200 metre yüksekliğindeki kum tepelerine çıkıyor ve sırtını okyanustan esen nemli rüzgarlara veriyor. Çarpan rüzgar vücudunda çiğ taneleri oluşturuyor ve karaböcek o oluşan su damlacıklarını içiyor. Boyu 1 cm olan karaböceğin 200 metreye tırmanması ile biz insanların Everest dağına tırmanması ile eşdeğer. Tüm bu emeğin ardından karaböcekler tepeden aşağı indiklerinde onların bu rutinini bilen çöl kertenkelelerine yem olabiliyorlar.
Aslında yazacak daha çok harikalar var ama sizleri sıkmak istemiyorum. Bunları gördükçe bir tesadüf eseri olduklarını düşünmek bana makul gelmiyor. Bir Yaratıcı var biz de ona inanıyoruz.