Endüstrileşen, baş döndürücü hızda akan ve giderek şehirleşen hayatımızda doğadan giderek uzaklaşıyoruz. Halbuki doğa iyileştirir. Ormanda bir patikada koşmak, bir gölün etrafında yürümek, denizde yüzmek, dağ havası almak, kısacası doğada egzersiz yapmak ve vakit geçirmek insanların en iyi stres atma, rahatlama ve dinlenme yöntemlerinden biridir.
Büyük doğal park alanları çok caziptir bunun için. Bu sebeple Hatay’da Milli Parklar oluşturarak hem çevre korunmalı hem de halkımıza doğal hayat eğlenceleri sunulmalı. Kar amacı gütmeyeceği için giriş ücretleri de hesaplı olacaktır.
Bir park uzmanı değilim ama bence Hatay’da en az 4 yer Milli Park olma potansiyeline haiz.
- Harbiye Şelaleleri: Yürüme yolları sarp ve engebeli olan şelaleler yürünebilir gezinti parkurları ile donatılmalı, araç trafiğine kapatılmalı, yeme-içme tek bir yerde toplanmalı ve engellilerin bile gezebileceği bir park haline dönüştürülmeli.
- Balık Gölü: Kumlu’da bulunan bu doğa harikası göl ve çevresi gerçekten görülmeye ve korunmaya değer. Gölde yüzme ve etrafında yürüme imkanları var.
- Kılıç Dağı ve Sahili: Samandağ’ın güneyindeki bu dağ ve falezli sahili hem denize girmek hem de doğa yürüyüşü yapmak için müsait bir yer.
- Beşikgöl Mesire Alanı: Amanos Dağlarının Dörtyol sınırlarında kalan bu alan gerek temiz havası ve gerekse çam ormanlarıyla ziyaretçilerine doğa yürüyüşü ve mesire imkanı veriyor.
Bu parklar için T.C. Çevre ve Turizm Bakanlığı, Hatay Valiliği, Belediyeler ve STK’lar bir araya gelmeli ve planlama yapmalı. Eğer geç kalınırsa bu doğal güzelliklerimizi kaybedebiliriz. Çok değişik etnik yapıları, farklı dilleri ve kültürleri barındıran Hatay’ımızın milli park ihtiyacı biran önce giderilmeli.