CHP İskenderun Belediye Başkan aday adayı Mehmet Çardak, internet yasasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’de devlet krizi yaşandığını ileri süren Çardak, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, 12 yıldır Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamakta ve hükümetin genel siyasetini gözetmektedir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür. Başbakan bu yükümlülüklerini yerine getireceği yerde, 12 yıldır meydan meydan dolaşarak, sürekli konuşmaktadır. Uzun yıllar darbelerden, darbecilerden şikâyetçi olan Başbakan, son zamanlarda da sıkça “Paralel Devlet”ten söz etmektedir. F tipi cemaati “çete” olarak nitelemektedir. Muhalefet partilerini küçümsemektedir, hiçbir görüş ve önerilerini dikkate almamaktadır. Muhalefet liderlerine de, kim olursa olsun iktidara muhalefet edenlere de tahammülü yoktur. En ufak bir eleştiriyi bile “darbeye teşebbüs” olarak nitelemekte ve tüm muhalifleri halka şikâyet etmektedir. Başbakan, muhalefet liderlerine hakaretler etmektedir. Düne kadar “Ne istediniz de vermedik” diyerek sitem ettiği F Tipi cemaate, şimdilerde “çete” demektedir. Cemaati, devlet içinde “Paralel Devlet” kurmakla itham etmektedir. Hatta F. Gülen Hoca’nın hediye olarak gönderdiği tespihleri iade edebileceğini dâhi söyleyebilmektedir. Adliye’de, Emniyet’te, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında paralel yapıların varlığından söz etmektedir. Başbakan, vatandaşların dertlerine derman olacağı yerde, her günkü meydan konuşmalarında siyasi rakiplerini halka şikâyet ederek, vatandaşlardan yardım ve destek istemektedir. Başbakan, daha da ileri giderek AKP taraftarı olmayan herkesi vatana ihanetle suçlamaktadır. Seçmenin yarısının desteğini arkasına alan Başbakan, vatandaşları kendinden olanlar ve olmayanlar olarak iki ayrıştırmaktadır. Ülkede yolsuzluk ve rüşvet olayları ve ağır ekonomik bunalım halleri yaygınlaşmaktadır. Ülke de kamu düzeni ciddi şekilde bozulmaktadır. 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesinde Başbakan seçim meydanlarında adeta savaş çığırtkanlığı yapmaktadır. AKP’ye yandaş ve destek olmayan herkesi düşman görmektedir. TBMM’de, Anayasa ile kurulan bir demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yasalar çıkarılmakta ve yürürlüğe konulmaktadır.
Türkiye’de sanki olağanüstü hal ilan edilmeden, olağanüstü hal şartları uygulanmaktadır.
İNTERNET DARBESİ VE ÖTESİ…
Başbakan, sürekli olarak mağdurları oynamaktadır. Vatandaşları darbeler ve darbecilerle korkutarak, arkasında saf tutmaya zorlamaktadır. F tipi cemaate karşı mücadele ederken, onlarca diğer cemaatlerin desteğini sağlamaya çalışmaktadır. Oysaki Başbakan, “Paralel Devlet”in varlığını ispata çalışırken, kamu düzeninin bozulduğunu da kabullenmektedir. En önemlisi de, F tipi cemaat liderine ve müritlerine savaş açan Başbakan, her nedense Cumhuriyet savcılarını harekete geçirmemekte ve F tipi “Çete” hakkında soruşturma başlatmamaktadır. Öte yandan, vatandaşların haberleşme, din ve vicdan, düşünceyi açıklama ve yayma, bilim ve sanat, toplantı ve gösteri yürüyüşü hak ve hürriyetlerini kısıtlayan yasal ve idari düzenlemeleri birbiri ardına yürürlüğe koyduran Başbakan, en son olarak İnternet Yasasını çıkarmakla da otoriter tavrını açıkça sergilemiştir.
İnternet Yasası, Türkiye’de demokrasiye vurulan en son darbedir!
Bu yeni yasa sayesinde hükümet, özel hayatı koruma kılıfı altında mahkeme kararı olmaksızın internet sitelerini kapatma ve kullanıcıların internet aktivitelerini takip etme hakkını elde etmiştir. Yeni yasa, Başbakan Erdoğan ve müttefiklerini giderek genişleyen yolsuzluk skandalından korumak için alınmış bir önlemdir. Bu yasa açıkça sosyal medyada yolsuzluk skandalı ile ilgili detayların paylaşılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Başbakan iktidarda 10 yıldan uzun süre geçirdikten sonra giderek otoriterleşmektedir. Bu yüzden Freedom House ve Avrupa Birliği, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili endişelerini dile getirmektedir. ABD’de de internet yasasına tepkisini göstermektedir.
DEVLET KRİZİ VE SİYASETİN ANAHTARI!
AKP iktidarının ve özellikle de Başbakanın bu otoriter tavrının bu şekilde devam etmesi durumunda, Türkiye’nin Müslüman bir demokrasi olarak imajı zarar görecektir. TBMM’de denetim yapılamamaktadır. Adalet, mülkün temeli olmaktan çıkmıştır. Yürütme, paralel güçler arasında paylaşılmıştır. Türkiye bugün bir devlet kriziyle karşı karşıyadır. Ülkede en çok zarar gören hukuk devletidir. Türk siyasetinin duayenlerinden birinin de dediği gibi, Türkiye’de artık siyaset kilitlenmiştir. Ama siyasetin anahtarı halkın elindedir. Türk Bayrağı altında ve Atatürk’te birleşen halk, 30 Mart’ta anahtarı çevirecek ve “Artık Yeter” deyiverecektir! Türkiye’de, 2007 seçimlerinden buyana yaşanan siyasi krizi çözmede tereddüde düşen seçmen, bu defa elindeki anahtarı doğru yöne çevirecek ve “Devlet Krizi”ni çözecektir. Ve yörüngesinden sapan Türk demokrasisi yeniden yoluna girecektir!