KESK Dönem Sözcüsü Coşkun Selçuk, yaptığı yazılı açıklama da
“Uzunca bir süredir sendikalara, emek ve demokrasi mücadelesi yürüten kesimlere yönelik olarak yoğun baskı ve sindirme uygulamaları yaşandığı bilinmektedir” dedi. Sözcü Selçuk açıklamasının devamında ise özetle şu görüşlere yer verdi;
“KESK’in örgütlü gücünü ve mücadelesini, sendikal mücadele alanında engelleyemeyenler, kamuoyunun kafasında soru işaretleri yaratmak amacıyla, KESK’i ve bağlı sendikaları yarattıkları ‘kara propaganda’ ile yıpratmaya çalışmaktadır. Bu şekilde hem kamu emekçileri mücadelesini zayıflatmak hem de kamuda sadece hükümet güdümlü konfederasyon ve sendikaların yetkili olmasını sağlamanın hedeflendiği açıktır. 2012 yılı itibariyle 11 hizmet kolunun 10’unda Memur Sen’e bağlı sendikaların yetkili hale gelmesi, bu görüşümüzü doğrulamaktadır.
Bir yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir şekilde sendikalarımıza yönelik olarak yürütülen baskı ve sindirme politikaları, yaşanan gözaltı ve tutuklamaların gerçek nedenleri tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Gözaltına alınan üye ve yöneticilerimize sorulan soruların tamamen sendikal faaliyetlerimiz ile ilgili olması, KESK’i yıpratmaya, etkisizleştirmeye çalışanların siyasi iktidarın talimatları doğrultusunda hareket ettiğini ve KESK’in sendikal mücadelesine tamamen ‘iktidarın gözü’ ile baktıklarını göstermektedir.
Sendikalara ve sendikal mücadeleye yönelik bu hukuksuzluk, keyfi gözaltılar ve akla ziyan suçlamalar, yargının ve emniyetin genel olarak topluma ve toplumun örgütlü, muhalif güçlerine yok ‘edilmesi gereken düşman’ olarak baktığının görülmesi açısından önemlidir. Türkiye’de 3. yargı paketi sonrasında katillerin ve canilerin salıverilip, seçilmiş vekillerin, gazeteci, bilim insanları ve sendikacıların hala tutuklu olması, bir süredir tartışılan ‘adalet’ ve ‘hukuk’ kavramlarının bütün anlamını yitirdiğini göstermektedir.
Türkiye’nin her yerinde örgütlü, farklı siyasi görüş ve etnik kimliklere sahip yüz binlerce üyesi olan bir konfederasyonun, siyasi amaçlarla bizzat emniyet ve yargı tarafından kuşatılmak istenmesine sessiz ve tepkisiz kalmayacağız. Hiçbir iktidar, hiçbir güç, KESK’in ve KESK’e bağlı sendikaların fiili meşru mücadelesini sorgulayamaz, sorgulatmayız. Giderek artan baskı ve sindirme politikalarına rağmen, yıllardır savunduğumuz ilke ve değerlerin rehberliğinde mücadelemize devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır”