Okulda, işyerinde, mahallede… Her yerde hayatımıza, çocuklarımızın geleceğine, özgürlüklerimize kasteden faşizmin, din maskesine bürünmüş yüzüyle karşı karşıyayız. Saray diktatörlüğü bugün halkımıza gericilikle saldırıyor. İş cinayetlerinin, yolsuzluklarının, hırsızlıklarının ve her çeşit pisliklerinin üzerini dinle örtmeye çalışıyorlar. Yaklaşık bundan 12 yıl önce sayısı 450 olan imam hatip liselerinin 2014 yılındaki sayısı 854’e yükselmiş, öğrenci sayısı 71.100 den yüzde 650 artışla yaklaşık 475.000’lere yükselmiştir. AKP iktidarı bununla yetinmeyip ortaokullara el atmış ve ortaokulları imam hatiplere dönüştürme, dönüştüremediği yerlerde ise ortaokul binalarının içerisine imam hatip sınıfları açma yoluna gitmiştir. Ayrıca her okula laboratuar, tiyatro, okuma, spor salonları gibi öğrencilerin zihinsel ve kişisel gelişimlerine katkı sunacak mekanlar oluşturmak yerine Milli eğitim müdürlüklerine gönderilen yazı ile her okulda mescit açılması talimatında bulunulmuş, Müdürlükler de eğitim, öğretim ortamlarının dinsel içerik ve mekanlar ile donatılması yarışına girerek okulları birer medreseye dönüştürme çabası içerisine girmişlerdir. AKP, 12 Eylül darbecilerinin izinden gidiyor. Zorunlu din dersleri ile başlayan ayırımcı, mezhepçi eğitim anlayışını, devletin ve varlıklı kesimlerin çıkarları gereği halkımıza dayatılan dinciliği daha ileri aşamaya taşıyor. Saraydaki sultan, her konuşmasıyla laikliği ayaklar altına alıyor. Eğitimde dinci, gerici gündemi sonuna kadar götürmek için ‘savunmada durmayın, saldırın! Arkanızdayım’ mesajı veriyor, cesaretlendiriyor. Okullarımız bugün tarikat yuvalarına dönüştürülüyor. Gericilik okullarımızda cirit atıyor. Zorla Osmanlıca öğretmekten tutun da anaokulundan başlayarak farklı bir hayat tarzını dayatmaya kadar varıyor gerici saldırı. Dindarlığı, kindarlıkla eşitleyerek bu modele “dindar-kindar nesil” adını koyuyorlar. Aslında her şeyden nefret eden, her şeye kin tutan bir nesil istiyorlar. Eğitime saldırıyorlar, çünkü yolsuzluklara batmış bir saray düzenini uzun süre garanti altına almak, ayakta tutmak istiyorlar. Gözleri kararmış, çocuklarımızın da geleceğini kendi çıkarları için karartmak istiyorlar. Son Milli Eğitim Şurasında alınan kararlarda gösteriyor ki, gerici saldırı daha da artacak; felsefe, akıl, bilim, özgür düşünce yasaklanacak. Kız ve erkek çocuklarının birlikte okumaması kural haline getirilecek. Çocuklarımızın özgür düşünen, özgüvenli, akla bilime dayanan yurttaşlar olmalarını, hak arama bilinci kazanmalarını istemiyorlar. Öldürmek, sömürmek ve her seferinde kader demek istiyorlar. Kurulan yağmacı saray düzeninin tek amacının dindar nesil yetiştirmek olmadığını çok iyi biliyoruz; İşçileri, inşaatların tepelerine, madenlerin derinliklerine yerleştirecek, kendileri memleketin kaynaklarını hortumlarken meydana gelecek iş cinayetlerine fıtrat gömleği giydireceklerdir. Kız çocuklarını, 9 yaşından itibaren başörtüsüne sokmak, ufacıkken evlendirmek, aile ve mahalle baskısıyla gerici düzenleri içinde sindirmek istiyorlar. Kadını eve hapsetmek, sadece çocuk bakan, ev işlerini yapan, kendi ayakları üzerinde duramayan bir konuma sıkıştırmak istiyorlar. “Kadınla erkek eşit değil, fıtratları farklı” diyerek bunu ilan ediyorlar. Gerici eğitim düzeninin, en çok da kız çocuklarının geleceğini hedef aldığını görmek hiç de zor değil. Görüyoruz ve haykırıyoruz: Çocuklarımızı AKP karanlığına teslim etmeyeceğiz. AKP’nin kirli ve karanlık her adımı bizlere yeni yeni görevler biçmektedir. Laik-bilimsel eğitim ezilenlerin, kadınların, çocukların, emekçilerin ihtiyacıdır. Mezhepçi dayatmalara karşı Aleviler’in ihtiyacıdır. İnançlarının yolsuzluklar, ekonomik ve siyasi çıkarlar için sömürülmesine karşı gelen inançlı insanların ihtiyacıdır. Emekçi çocuklarının, kadınların, hepimizin ihtiyacıdır laiklik. Laik-bilimsel eğitim anlayışı sorgulatır, aklı-bilimi öne çıkarır. Özgürlük ve sosyal eşitlik için özgürlükçü ve eleştirel bir eğitimin okullarımızda hakim hale getirilmesi mücadelesi zorunludur. Bugün Türkiye’nin bir çok şehrinde Laik ve bilimsel eğitim için ayağa kalkan birçok veli, öğrenci, öğretmen ve emekçilerle birlikte biz İskenderun Birleşik Haziran Hareketi ve halkı olarak karanlığa teslim olmamak için ayaktayız. Hep birlikte, eğitimin dinci, gerici içerikle donatılmasına, itaatkar, sorgulamayan nesiller yetiştirilmesi projesine dur diyelim. Hep birlikte, okul okul, mahalle mahalle, üniversite üniversite el ele vererek saldırılara karşı güçlerimizi birleştirelim, çözümü birlikte örgütleyelim. Hep birlikte haykıralım: Çocuklarımızı gericiliğe, sapık ve karanlık planlara teslim etmeyeceğiz! Susmayalım karanlığa teslim olmayalım. AYAKTAYIZ!!!!