Freni patlayan kamyon tehlikesi ve Celal Dönmez ’in önerileri
İlçemiz İskenderun ve havalisi son 20 yıldır, freni patlayan ağır tonajlı kamyonların, kamyonetlerin dehşetini yaşıyor. Hafızalarımızı şöyle bir yoklayalım. 1994 yılında Deniz alayı mevkiinde freni boşalan ve 19 yaşındaki ehliyetsiz sürücünün idaresindeki buğday yüklü kamyon, önüne gelen araçları ezdi geçti. Kentin en işlek merkezi Pac mevkiindeki trafik ışıklarında bekleyen araçları biçerek devrildi. Söz konusu kamyon faciasında 9 kişi hayatını kaybetti, 18 kişide yaralandı. Aradan 10 yıl geçti bu kez 12 şubat 2004 tarihinde, yine bir kamyonunun frenlerinin patlaması sonucu meydana gelen zincirleme trafik kazasında E-91 karayolu, kan gölüne döndü. Feci kazanın faturası yine çok ağırdı. Bu kazada, 25 vatandaşımız hayatını kaybetti, 27 kişi de çeşitli yerlerinde yaralandı.
Odun yüklü TIR…
30 Temmuz 2005 tarihine geldiğimizde ise yine frenleri boşaldığı ileri sürülen Suriye plakalı çift römorkörlü odun yüklü tır şıklarda bekleyen araçları silindir gibi ezdi geçti. Kazada, ilk etapta iki kişi, feci şekilde can verirken, 4’ü ağır 17 kişi de yaralandı… 2 kasım 2011 tarihinde bu kez Belen ilçemiz kamyon dehşeti yaşadı. Meydana gelen kazada iki kişi yaralandı, beraberinde maddi hasarlar oluştu. Son olarak 27 Aralık 2013 tarihinde ilçemiz Doğan Petrol civarında meydana gelen kazada bir kişi yaşamını yitirdi, 20 kişi yaralanırken 10’u aşkın araç bir birine girdi…
Son yirmi yılda 40 ölü, 90 yaralı var
Özetlersek son 20 yılda freni patlayan ağır tonajlı araçların sebebiyet verdiği trafik kazalarında 40’ı aşkın insanımız yaşamını yitirdi, yaklaşık 90 kişi hafif ya da ağır şekilde yaralandı ve yine yaklaşık 50 araçta maddi hasar oluştu. Peki ilk kaza tarihi 1994’den, bugünkü güncel tarihimiz olan 2014’de dek hiç mi tedbir alınmadı? Elbette bir dizi tedbir alındı ve uygulamaya kondu ama meydana gelen kazalardan da anlaşılacağa üzere, alınan tedbirler hala yeterli değil…
Ne yapmak lazım?
Peki ne yapmak lazım? Son yani 27 Aralık 2013 tarihli kazada yaralanan ve üzücü kazada bir arkadaşını kaybeden sigortacı Celal Dönmez’in konuyla ilgili önerileri var. Sayın Dönmez öncelikle karayollarının, ilgili belediyelerin, şoförler odalarının, emniyet trafik birimlerinin, bölge hastanelerinin ve TÜV’ün (TÜVTÜRK Araç Muayene İstasyonları) sorumluluklarının bilinciyle çok daha titiz görev yapmalarını, denetim, planlama, yönlendirme ve eğitim çalışmalarına önem vermelerini istiyor ve bu yönde tavsiyelerde bulunuyor.
Celal Dönmez diyor ki…
Duyarlı insan Celal Dönmez, çözüm önerilerini özetle şöyle ifade ediyor “Hatay yönünden gelen yük taşıyan tüm araçları, tonaj yönünden denetlemek üzere Belen ilçesinin bir hayli dışında kantar ve denetleme istasyonu oluşturulmalı.dır. Kamyon tonaj yönüyle denetlendikten sonra aynı saha yakınındaki bir trafik ekibince de, bu kez araç trafik yönüyle denetlenmelidir. İstiap halini aşan kamyon ya da trafiğe uygun olmayan araç hemen orada bağlanmalı ve seyrine izin verilmemelidir. Hatay istikametinden gelen kamyon çekici, kamyon, tanker, mikser ve benzer ağır tonajlı araçlar mutlaka Sarımazı mevkiinden otobana zorunlu olarak yönlendirilmelidir. İskenderun’a girmesi gereken araçlar ise yine otoban üzerinden gidip, Akçay mıntıkasından İskenderun’a giriş yapmaları sağlanmalıdır. Arsuz yönünden gelen bu tip araçlarda yine otobana yönlendirilmeli, İskenderun’a girmesi zorunlu araçlar girişlerini yine Akçay’dan yapmalıdırlar.”
TÜV İstasyonlarına da büyük görev düşüyor
Son trafik kazasını ucuz atlatan Celal Dönmez önerilerinin devamında ise şunlar var; “Ağır tonajlı araçların hız limitleri denetlenmeli, emniyet yetkilileri dışında, tümsekler ve yeni ışıklandırmalarla, araçların hızı belli bir oranda tutulmalıdır. Bazı kritik noktalara yer müsaitse mutlaka KAÇIŞ RAMPALARI yapılmalıdır. Kavşaklar ve ışıklandırmalar istatistikler ve bilimsel veriler dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir. TÜV Muayene İstasyonlarının özellikle İskenderun girişinde freni patlayan kamyonları düşünerek çok daha titiz, çok daha sorumlu bir anlayışla dikkatli araç muayene işlemleri gerçekleştirmelidirler. İlimiz ve ilçemiz genelindeki tüm şoförler odalarının özellikle İskenderun düzlüğünde freni patlayan kazaları görüntülü ve sözlü bir biçimde anlatıp, tüm sürücüleri konuyla ilgili uyarıp, bilgilendirmeli ve eğitmelidir. Trafik Büro Amirliklerimizle, trafik şubelerimiz araç ruhsatı verirken, mutlaka Trafik Sigortası’nı araç sahiplerinin lehine olmak üzere zorunlu yaptırmalıdır. İlçemiz ve yöre hastaneleri trafik kazaları sonucu acil olarak yatan hastalardan yatak parası almamalıdır…”
Benzer bir kaza hepimizin başına gelebilir
Evet, sevgili Celal Dönmez ‘Bana ne?’ demeden sorumlu bir yurttaş olarak mevcut soruna bir dizi öneri getirmiş. Ben kendi adıma Celal Dönmez’ e teşekkür ediyorum. El birliğiyle, atanmışıyla, seçilmişiyle, bölge medyasıyla mevcut trafik terörüne ve dehşetine el atmalıyız ve buna mecburumuz. Allah göstermesin ama kurşun adres sormadığı gibi freni boşalmış kamyon kazalarında, kaza etiket, makam ve mevki de sormuyor. Elbette temenni etmiyorum ama bir mülki amirimizin, bir belediye başkanımızın, bir emniyet müdürümüzün eş ve çocukları da böylesi kazalarda yaralanabilir, ya da yaşamlarını yitirebilirler. Beraberinde oluşabilecek maddi hasarlara da katlanmak durumunda kalabilirler…
Hatay Valisi Lekesiz dahil, gelin bu işe bir el atalım
Bu nedenle Hatay Valisi Sayın Celalettin Lekesiz, Hatay Emniyet Müdürü Ali Doğan Uludağ, İskenderun Kaymakamı H.Hasan Özyiğit, İskenderun Emniyet Müdürü Cengiz Başar, İskenderun Şoförler Odası Başkanı Erol Akın, Antakya Şoförler Odası Başkanı Aziz Fatih Yılmaz, İskenderun, Antakya, Belen ve Arsuz belediye başkanları, İlçe Trafik Komisyonu yetkilileri, İl Trafik Komisyonu yetkilileri, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarıyla, ilgili her ki Sayın bakan ve bölge yani Hatay medyası bu işe sahiplenmeli ve çok ciddi potansiyel bir tehlike olan freni boşalan kamyonlar kabusu sonlandırılmalıdır. Ben bu konuyu gerektikçe ‘tekrar tekrar’ yazmak taraftarıyım. Gün, bugünden tedbir alma günüdür. Gelin daha fazla ocak sönmeden, insanlar engelli kalmadan, can ve mal kayıpları yaşanmadan, el ele, beyin beyine çözelim var olan sorunu…