Memlekette 10 yıldır ne değişti diye sorsalar, aklınıza üç satırlık bir cümle dahi gelmez.
Ama değişmeyenleri sayın desem, buradan köye yol olur…
Durmadan ağzı laf yapan, dedikodu, fitne yayan insanlar…
Huyunuz batsın!
İşiniz gücünüz dedikodu…
Yok şu müteahhit batıyormuş…
Yok şu işadamı eski mezarlığın üzerine okul dikmiş…
Yok şu işadamının gayrimeşru çocuğu varmış…
Yok şu banka, x firmasından kredilerini geri çağırıyormuş…
Yok şu firma denetime tabi tutulmuş…
Yok şuişadamı yurt dışına kaçmış…
Mış mış da mış mış…
Listeyi uzatmak mümkün…
Dedikodu kültürü bazı insanların içine işlemiş.
“Can çıkar, huy çıkmaz” diye boşuna dememişler.
Artık söylenti alışverişi,ticaretin de önüne geçmiş vaziyette.
Tamam, anladık, başkalarını suçlayarak, başkalarının gıyabında konuşarak kişisel dertlerinizden uzaklaşıyorsunuz, stresinizden arınıyorsunuz, önemli bir iş yapmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyorsunuz.
Ama iş dünyasına ve ticarete büyük zararlar veriyorsunuz.
Bizim bildiğimiz kadınlar bir tarafta toplanır, ortak bir tanıdıkları yahut hiç tanımadıkları biri hakkında evlilikleri, işleri ya da skandallarıyla ilgili konuşurlar.
Kız kıza gani gani başkalarını çekiştirme…
Erkekler de futbol, iş, siyaset ya da memleket meseleleri üzerine konuşur.
Ama bizde durum farklı…
Etraf, başkalarını çekiştirmenin sohbetlere neşe kattığını düşünenlerle dolu…
Memleket nasıl kurtulur biliyor musunuz?
Ne zaman memlekette dedikodular en alt seviyeye inerse, işte o zaman bir şeyler değişecektir.
Önce şu aslı astarı olmayan dedikoduları servis edenlerden ve peynir ekmek gibi yiyenlerden bir arınabilsek…