DEİK Başkan Yardımcısı ve Türk -Mısır İş Konseyi Başkanı Zuhal Mansfield, Hataylıların girişimci ruhunu çok iyi okuyabildiğini, çoklu pazarlara giriş yaparak “Suriye Krizi Sendromu” aşabileceklerini söyledi. Antakya Şehir Kulübü’nde Defne Rotary Kulübü’nün konuğu olan Zuhal Mansfield, kendisinin de bir Hataylı olduğunu belirterek “Bizler artık iş dünyası olarak global oyuncularız; bu durumda nerede, ne nerede olduğunu bilmek zorundayız” dedi. Afrika kıtasında çok ciddi bir ekonomik potansiyel bulunduğuna işaret eden Mansfield, “Bunu bizim de göz ardı etmeden, iş dünyası olarak bu pastadan pay almamız gerekiyor. Artık Afrika’da başka şeyler oluyor! 31 elçimiz orada görev yapıyor. Bildiğimiz ne varsa unutun, artık o ezberlerin hepsinin bozulma zamanı geldi. Siz hiç tek kanatla uçabilen kuş gördünüz mü? Demem o ki; hem siyasi kanatla hem de iş dünyası kanadıyla, hep birlikte, el ele, ilimizi, bölgemizi ve nihayet ülkemizi de uçurabiliriz” diye konuştu. Avrupa ile yapmış olunan Gümrük Birliği Anlaşmasından kaynaklanan sıkıntıları aşmak için her ülkeye özel serbest ticaret anlaşmaları yapıldığını hatırlatan Mansfield, “Türkiye, bugün dünyanın 17. büyük ekonomisi haline geldi. Eskiden yaptığımız ihracatı sadece Avrupa ‘ ya yapıyorduk. Şimdi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi hedefimiz olmalı, özellikle Hataylıların. Hatay’ın Suriye ile sınır kapısı olması sayesinde Hatay’ı diğer illere göre daha avantajlı kılıyordu. Akrabalarımızla iş yapar gibi güzel ve kolay bir ticaretimiz vardı. Şimdi Hatay tıpkı Suriye ile olan bu avantajını Doğu Akdeniz bölgesine taşımalı. Üretimini tek pazara odaklı ihracattan çoklu pazarlara yöneltmeli.” Şeklinde konuştu. Hatay’ın tıpkı Suriye ile olduğu gibi; kısaca “MENA BÖLGESİ” olarak adlandırılan Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile de ortak paydaları olduğuna vurgu yapan Mansfield şöyle devam etti: “Bu ciddi bir avantaj. Dil, din, kültür ve damak lezzeti. Buradan yola çıkarak bu ortak özellikleri ticarete çevirebilmeliyiz. O bölgelerdeki fuarlara, heyet ziyaretlerine katılım belki de sadece bölgenin üretiminden oluşan mini “Hatay İhraç Ürünleri” adıyla düzenlenecek bölgedeki ülkelerde sabit sergi açmak, tanıtım günleri organize etmelidir. Bölgenin durgunluk yaşamasına fırsat verilmeden bu tedbir paketleri süratle hayata geçirmelidir”
MISIR, ALTIN KAPIDIR, BU KAPIYI ZORLAYIP GİRİN
Türkiye’nin bu bölgesel üretim farklılıklarının ne büyük bir üstünlük olduğunun yeteri kadar farkında olmadığının altını çizen Mansfield, “Gıda – diyet- ilaç- kozmetik sanayileri için müthiş bir katma değer yaratmaktadır. İşlenmiş gıdada ciddi eksiklerimiz bulunmaktadır. Kayısı artık dünya için stratejik bir ürün haline gelmiştir. O halde biz de sırf kayısının işlenmesine yönelik FDI yabancı yatırımcı gelmesi için özel paketler, özel teşvikler hazırlamalıyız. 4,5 milyar dolar cironun vergisi bile bugün yaptığımız ciroya artı olur. Dünya’da 200’den fazla ülke varken Türkiye’nin üretimde ilk 5. sırada yer aldığı öyle çok özelliklerimiz var ki; bal, çorap ilk aklıma gelen ürünler. Kendine has ürünleriyle Hatay’ın dünya markası olabilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum.Hatay, ülkemizin Ortadoğu’ya açılan en önemli kapısı, Mısır ise Afrika’nın Altın Kapısıdır. Bu kapıyı zorlayıp girin. Ben de bu konuda hemşeriniz olarak daima yanınızdayım” şeklinde sözlerini tamamladı. Defne Rotary Kulübü Dönem Başkanı Nezahat Köseoğlu, katılımından dolayı Zuhal Mansfield’e teşekkür ederek bir plaket verdi.