Ekinciler Demirçelik A.Ş Yönetim kurulu Üyesi Recep Ekinci, ilerleyen yaşına rağmen akademik kariyerine yenilerini ekleyen devamlı okuyup yazan, internet haber sitelerinde köze yazarlığı yapmasıyla tanınıyor.

Recep Ekinci,yeni paylaşımında toplumsal konulara da dikkat çekti.
Toplumumuzun demografik yapısını zedeleyen insan ilişkilerini, derinden sarsan, dini yönden de asla hoş görülmeyen toplumsal yıkımları dile getirdi.

GIYBET DEDİ – KODU VE İFTİRA TOPLUMSAL (VİRÜTÜK) YIKIMLAR
İnsanlar duygularını paylaşmaya iletişim kurmaya ve sosyal bir dokunun parçası olamaya göre kodlanmıştır.
Konuşarak paylaşmak biyolojik doğamız gereğidir.
İnsanlar sosyalleşme amacıyla bilerek veya bilmeyerek; ikili ve çoklu sohbetlerde söz sahibi olmak adına üç farklı konuşma sergilerler;
– Bu sohbetleri empatik ve empatik olmayan düşüncülerle detaylandırırlar. Empatik olan gıybette, söz konusu (hakkında konuşulan) kişi, hakkında konuşulanları duyduğunda memnun olabilecek (takdir edilecek) davranışlarından bahsedildiği için memnun ve mutlu olacak sohbetlerdir ve konuşulan, konuşana teşekkür edilecek övgüleri içerir.
– Empatik olmayan gıybetler ise orada olmayan söz konusu (hakkında konuşulan) kişi, hakkında konuşulanları duyduğunda, memnun olmayacağı (kınandığı, eleştirildiği, itibarsızlaştırıldığı) davranışlardan bahsedildiği için gıyabında konuşulan kişi, konuşan kişiye karşı kin ve nefret reaksiyonu gösterir. Sonuçta, empatik olamayan gıybetler, içinde iftirayı barındırır.

A) GIYBET: Kelime anlamı gıyabında konuşmak (orada olmayan hakkında, arkasından konuşmak) demektir.
– Gıybette başkalarından duyulan ve tahmin üzerine yorumlar yapılan olayları duyduğu gibi, sohbet konusu yapıp, sosyalleşme adına başkalarına aktarılan sosyal sohbetlerdir.
Gıybet genellikle arkadaşlar arası işyeri sohbetleri, akşamları cafe, restoranlarda oturulup sohbet edildiği ortamlarda yapılan sohbetlerde gıybet yapılır.
Yapanlar yapılan bu sohbeti daha sonra gıybet yapılan tarafından duyulacağını kızılacağını bilirler. Ancak ortam psikolojisi (sürü psikoloji davranışlar) ile gıybet sohbetler önlenemez. Hatta orada olan kişi o ortamdan uzaklaştığı (kalktığı) zaman kendisi hakkında da, aynı gıybet davranışlara maruz kalacağını bile bile bu gıybet sohbetlerine severek keyifle dahil olurlar.
– Gıybet davranışlar toplumlarda kültürsüzlüğün (konuşacak daha iyi faydalı konular bulamadıklarından) cahilliğin, sorumsuzluğun, lakayıtlığın göstergesi olarak görülür.
– Gıybet, kişilerin sosyal hayatta, aile hayatında, iş hayatında olumlu kazandığı itibarını gasp etmek olarak görürüm ve ahlaksızlık, acizlik olarak değerlendiririm.
Gıybet yapan şunu demek ister gibi; sosyal hayatta itibar sahibi olamadan hayat mücadelesine yenik düştüm. Huzur ve mutluluğu yaşamadım, benim dışımdaki iyiler, mutlular, huzurlular hatta başarılı olanlarda benim gibi BETBEH (mutsuz) olsunlar der gibi gıybet yaparlar.

B) DEDİ – KODU: Dedi – kodu kelime anlamı birilerinin birileri hakkında, konuştuklarını dinleyip üzerine yeni şeyler, yorumlar ekleyerek (koyarak) başka birilerine duyduklarını aktarmak demektir. Bunu yapana da DEDİ – KODUCU denir.
Dedi – kodunun, gıybetten en önemli farkı gıybette duyduğunu olduğu gibi başkasına aktarmak, dedi – koduda ise duyduklarına kendince yorum ve ilaveler ekleyerek (koyarak) başkalarına aktarmak (anlatmak)dır.
Dedi – koduyu yapan kişi; hakkında konuştuğu kişiye zarar vermek, itibarsızlaştırma, ondan daha zeki, daha üstün olduğunu göstermek adına kişi hakkında duyduklarına bilinçli olarak yorumlar ve ilaveler yaparak, sohbet ve konuşmaklar yapar.
– Dedi – kodu yaptığı kişi hakkında çıkartılan gıybet sohbetler toplum ve çevrede yapılmakta olduğundan, kişinin yapacağı ilave, yorumlara sorgusuzca inanacak bir kitle zaten mevcuttur. Toplumun bu koşulsuz inanma psikolojisinden faydalanarak dedi –kodusu yapılan kişiye, itibarsızlaştırma, hatta iş hayatında yerinden edip, yerini kendince doldurma palanlar mevcuttur.
– Dedi – kodu kendi içinde iftiraları da barındıran toplumsal ciddi bir hastalıktır. İçinde mobbingde barındırır.

C) İFTİRA: Bir kişiyi, itibarsızlaştırmak, aşağılamak, amacıyla gerçek olmayan, yaşanmadığı anlatıldığı halde gerçekmiş, yaşanmış gibi, hatta gözü ile görüp, kulağı ile işittiği hakkında yeminler eden kişilere iftiracı denir.
İftiranın, gıybet ve dedi – kodudan en önemli farkı, bir kişi tarafından bilinçli, palanlı ve yeminler edilerek gerçekte olmayan olaylar ve oluşumları, bilinçli olarak çevreye topluma yaymaktır. Kişinin amacı söz konusu kişiyi toplumda itibarsızlaştırarak; elde ettiği, kazanımlarını kolay yolla gasp etmek, ele geçirmektir.
– Bu kazanımlar, itibari kariyer, mal, mülk, aile düzeni manevi itibar ve birçok toplumsal değerler olabilir.
– Maalesef bu denli ahlaksız, gaspçı insanlara, inanmaya hazır bir toplum olunca, iftiracılar prim yapabilmekte, itibar sahibi iftira kurbanları da yargısız infazlara maruz bırakılabilmektedir.
– Gelişmiş toplumlarda iftira ve iftiracılara hiçbir zaman prim verilmez. Çünkü hukukun üstünlüğü devreye girer ve belge ve şahitlerin görüşleri doğrultusunda adalet tecelli eder ve toplumlarda (bireylerde) adaletin verdiği karara göre karar verirler.

GIYBET, DEDİ – KODU VE İFTİRANIN BİYOLOJİK BEDENE VERDİĞİ (TAHRİBAT) ZARARLAR:
Prof. Dr. Nevzat TARHAN etik sınırlarda kalmak kaydıyla; konuşma ihtiyacımızı, yalnızlığı giderme ihtiyacı için dedi – kodu ve gıybet yapılabilir. Bu bir kusurdur. İftira söz konusu olamaz bu bir soysa-ekonomik hukuki suçtur.
– Yalnızlığı en çok giderme ihtiyacı da maalesef biyolojik olarak kadın beyninde vardır. Erkek beyni stres altında zihinsel bir sığınağı vardır, yalnızlığını o arada giderene kadar oraya çekilerek; konuşarak değil sonuç odaklı düşünerek stresini yalnızlığını giderir. Kadın beyni ise biyolojik olarak stres altında konuşarak, paylaşarak (dedi – kodu, gıybet vb.) yaparak yalnızlığını ve stresini azaltmaya yönelir. Bu nedenle kadınlar konuşma ihtiyacı hissederler.

Bektaşi’nin dediği gibi; eline, beline, diline sahip çık diyor.
– Dedikodu ve gıybet anında erkek, kadın fark etmeksizin beyin oksitosin salgılamakta. Kadınlar, erkeklere göre daha fazla dedikodu ve gıybet yaptığına göre biyolojik bedenleri de otonom olarak daha yoğun OKSİTOSİN hormonu salgılar.

OKSİTOSİN HORMONU NEDİR?
– Dokuz addet aminoasitten oluşur.
– Merkezi sinir sisteminde kimyasal habercidir. (haber iletici)
– Kadınlarda emzirme sırasında, sütün meme uçlarına transferini sağlar.
– Erkek ve kadınlarda organizma sağlar.
– Erkeklerde sperm sayısı arttırır.
– İç huzur, mutluluk ve sevgiyi dengeler.
– Oksitosin hormonu; bunları mı oluşturur, bunlar mı oksitosin hormonunu sentezler bu bir muammadır.
Tavuk mu yumurtadan, çıkar. Yumurtamı, tavuktan çıkar. Oksitosin hormonu felsefi olarak bu deyim gibidir.

ÖNEMLİ NOT:
– Dedikodu ve gıybet anında biyolojik bedenin sentezlendiği oksitosin hormonu, kısa sürede yıkıma uğrayan hormonlardandır.
– Dedikodu ve gıybet içerikli sohbetler bittiğinde; kişiler şu sonuçlara maruz kalabilmektedir.
– Dedikodusunu yaptığınız kişi bu konuşmaları duyarsa ben ne yaparım (suçluluk duygusu)
– O benden uzaklaşabilir, kırılabilir, küsebilir (kaybetme korkusu)
– Dedi – koducu imajı yaratıldığında; (inandırıcılığının yok olması korkusu)
– Çevresinden gerçek dostların uzaklaşması ve yerlerine kendisi gibi dedi – koducu arkadaşlarının oluşması korkusu.
– O da benimle ilgili dedi – kodu, gıybet yapabilir. (reaksiyonel intikam alma duygusu)
– Bu konuştuğum insanlar dostum değil, dedikodu arkadaşlarım aynısını benim içinde yaparlar. (alışmış, kudurmuştan beterdir)
– Ben onlardan biraz daha fazla konuştum, bu dedikodunun menşeyi benmişim gibi algılanıp suçu üzerime atabilirler.
– Bu ve buna benzer komplo teorileri düşünüp geliştirme psikolojisi öne çıkacaktır. Bu psikolojik durum kişilerde; strese, manikatak, ankisiyetiye hatta depresyona neden olacağı kaçınılmazdır.
– Kozmik yasasın derki; enerji neşrolduğu kaynağa, katlanarak geri döner. Ne ekersen onu biçersin.
– Strese, manikatak, ankisiyete, depresyona ve benzeri psikolojik hastalıklarda; beyin, başta oksitosin olmak üzere, serotonin, endorfin, dopamin, lesitin, asitekolin gibi iç huzur ve mutluluk hormonlarının yıkımına neden olurken. Bunların bütününden oluşan melatonin (uyku hormonu) dimetiltriptamin (ruh sağlığı ve huzuru hormonu), grovth gelişme ve büyüme gençlik hormonu, epifiz bezi tarafından sentezlenmez olacağından sabahlara kadar uyuyamayacaksınız ve yorgun ve yaşlanmış hücreleriniz yenilenemeyecek olacaktır.
– Biyolojik bedende bu ve buna benzer hormon eksilikleri biyoenerjimizi olumsuz etkileyecek ve en önemlisi adrenalin hormon bonbardımanına maruz kalacaksınız. Stres, öfke, kin ve nefret duygularınız depreşecek, en kötü olumsuzluk da; sizi sık sık geçmişinize götürecek, pişmanlıklarınız yeni karar almalarınızı zorlaştıracak, insana güveninizi zedeleyecek, insanlardan nefret etmelerinize mesnet oluşturacaktır.
– “OKSİTOSİN HORMONU” seviyenizi yükseltme uğruna yaptığınız bunca gıybet ve dedi – kodu içerikli sohbetleriniz SİZE BUNCA ZARAR verirken siz hala dedi – kodu ve gıybet mi yapıyorsunuz?
– ALLAH, gıybet ve dedikodu ile ilgili şu ayeti gönderdi;
Biriniz, diğerinizi, arkasından çekiştirmesin, ölmüş kardeşinizin etini yemeyi sever mi? İğrendiniz değil mi… ?
GIYBET VE DEDİKODU bu denli; insan biyolojik bedenine zarar vermekte iken, İFTİRA EDENLERİN; biyolojik beden ve ruhsal bedenleri bu denli büyük zararlara maruz kalacağını en iyi Allah bilir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.