Özel Palmiye Hastanesi Çocuk ve Ergen Uzman Psikoloğu Sevgi Kirmit, huzurlu uykunun önemine dikkat çekti. Uyku bozukluklarının pek çok hastalığa zemin hazırladığına dikkat çeken Uzman Psikolog Sevgi Kirmit, “Hani ‘Uykusuzluktan ölüyorum!’ Dediğimiz zamanlar vardır ya, bu yazı tam da böyle hissedenler için yazıldı. Birçoğumuz deliksiz ve huzurlu bir uykuyu hasret. Her gün yataktan dayak yemiş gibi uyanıyoruz. Hele de son 1 haftadır şehrimizin üstünü kaplayan sarı toz tabakası pencere açmamızı hatta nefes almamızı imkânsız hale getiriyor neredeyse… Son yapılan bir araştırma,yatağa her gün kafamızda hayata dair dönüp dolaşan yaklaşık 150 konuyla girdiğimizi ve bu konuları n uykuya dalma sürecimizi yaklaşık 1 saat ertelediğini hatta uykusuzluğa sebep olduğunu söylüyor (Duke Üniversitesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü). Bunların neticesi olarak ta gün içinde yaşadığımız zihinsel gerginliğin,huzursuzluğun ve öfkenin en büyük sebeplerinden birinin uykusuzluk olduğu gösteriliyor. İyi bir uykuya dalma sürecinde beyin melatonin hormonu salgılar, kalp atışları yavaşlar,vücut ısısı düşer ve kortizol gibi stres hormonlarının tetiklenmesini önler. Bu duruma göre bizler günü çok stresli geçirip yatağa kafamızda binlerce düşünceyle girdiğimizde stres, beyni fazla kortizol pompalamaya teşvik eder ve bu durumda sağlıklı olan uyku sürecini sekteye uğratır. Bu durumun maalesef ki, biz kadınlarda erkeklerden daha fazla görülmekte. Sağlıklı bir uyku sürecinin en az 7 saat olduğu düşünüldüğünde; kalitesiz ve yetersiz bir uykunun bağışıklık sistemine baskı yapıp enfeksiyon riskini arttırdığı ve daha da ileri düzeyde bu kişilerin klinik depresyona yakalanma oranlarının diğer kişilere göre daha da arttırdığı araştırmalarla desteklenmektedir ve bunların neticesinde yaşam sürenizin her uykusuzlukta daha da kısaldığını düşündüğünüz de yazımın başlığının nereden geldiğini de anlamış olacaksınızdır diye umuyorum. Bu kadar felaket senaryosu yeter uykumuz var ama uyuyamıyoruz diyenlere araştırmalarla da desteklenmiş birkaç öneri de bulunacağım.Bunlarda ilki yatağa uykunuz gelmeden girmeyiniz.Bu sizin kafanızda o kadar düşünceyle beraber bir sağa bir sola dönmenize sebep olacaktır. İkincisi uykuya dalma esnasında televizyon,cep telefonu ve bilgisayardan gelen ışınların melatonin hormonunun salgılanmasını önlediğini gösteriyor onun yerine daha loş bir ortamda dinlendirici bir müzik veya sevilen bir kitabın okunmasının uykuya dalma sürecini de olumlu etkilemektedir.Üçüncüsü hepimizin de çok iyi bildiği gibi egzersiz buna her türlü şeyi dahil edebilirsiniz yürüyüş,kardiyo egzersizleri ve yoga özellikle yoganın günün her diliminde işe yaradığı ve yogilerin genel uyku kalitelerinin çok daha iyi olduğu biliniyor. Son olarak ta endişe ettiğiniz konular için uykudan birkaç saat önce bunları bir kağıda yazıp hepsini gün içinde düşünüp değerlendireceğinize dair kafanızda bir tik atıp rahatlamış olacaksınız. Bütün bunlara rağmen uykusuzluk sorununuz hala devam ediyorsa bir uzmandan mutlaka yardım almalısınız. Herkese stressiz bir hayat ve huzurlu uykular diliyorum” şeklinde görüş ortaya koydu.